Bu yazıda Abdülkadir İsfahani Mescidi konusunu farklı açılardan inceleyeceğiz. Mevcut toplum üzerindeki etkisinin yanı sıra tarihsel önemini de analiz edeceğiz. Ayrıca uzman görüşlerinden kişisel deneyimlere kadar Abdülkadir İsfahani Mescidi etrafında var olan farklı bakış açılarını da inceleyeceğiz. Bu analiz aracılığıyla, Abdülkadir İsfahani Mescidi'e ve onun günlük yaşamın çeşitli yönleri üzerindeki etkisine ilişkin kapsamlı bir bakış sunmaya çalışacağız. Ek olarak, Abdülkadir İsfahani Mescidi ile ilgili zorlukların üstesinden gelmek için olası çözümleri veya yaklaşımları araştıracağız. Bu makalenin Abdülkadir İsfahani Mescidi ve bunun çağdaş toplumdaki etkileri hakkındaki bilgilerini derinleştirmek isteyenlerin ilgisini çekeceğini umuyoruz.
Temel bilgiler | |
---|---|
Konum | Altındağ, Ankara, Türkiye |
Koordinatlar | 39°56′33″K 32°51′39″D / 39.94250°K 32.86083°D |
İnanç | İslam |
Mezhep | Sünni |
Açılış | 1570 |
Durum | Kullanımda |
Mimari | |
Mimari tür | Cami |
Mimari biçim | Osmanlı mimarisi |
Özellikler | |
Minare sayısı | Yok |
Malzemeler | Moloz taş |
Abdülkadir İsfahani Mescidi; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir mescittir. Kısaca İsfahani Mescidi veya bulunduğu mahalleden dolayı Tabakhane Mescidi olarak da anılır.
Mescidin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 1963 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen onarım işlemleri sırasında bulunan bir kitabeye göre 1570 yılında Abdülkadir İsfahani tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Öte yandan bazı kaynaklara göreyse mescit 15. yüzyılda yapılmıştır ve mimari üslubu gereği çağdaşı olan diğer Osmanlı binalarıyla uyuşmadığı dile getirilmektedir. Orijinal halinde bir kubbe ile inşa edildiği düşünülen tavanı, örtü sistemi bakımından dönemin Ankara mimarisinden farklı özellikler taşımaktadır. Bu bağlamda yapının daha çok Selçuklu mimarisine bağlı kalınarak tasarlandığı ve inşa edildiği söylenebilir. Yapıldığı tarihten itibaren uzun yıllar boyunca bölge halkının kullanımına açık kalmış olan mescit, 1945 yılında bakanlar kurulu kararı ile müze deposuna dönüştürülmüştür. 1973, 1977, 1987, 1993 ve 2007 yıllarında tadilattan geçen yapı gördüğü son onarımdan sonra tekrar ibadete açılmıştır.
Taş temelli ve dikdörtgen planlı olan mescit toplamda 70 m² kullanım alanına sahiptir. Giriş kapısının da yer aldığı kuzey duvarı kesme taştan, diğer cepheleri ise yontma moloz taştan örülmüştür. Kubbesi ve minaresi olmayan yapının üstü ahşap saçaklar ve kiremit çatıyla örtülüdür. Merdivenle çıkılan giriş kapısı sivri tuğla kemerlidir ve her iki yanında birer pencere bulunur. Mekanın aydınlatması bütün cephelerde bulunan pencerelerle sağlanmaktadır. İç mekanda harimin üstünü 17. ve 18. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen ahşap işlemeli tavan örtmektedir. Tavan boyalı ve nakışlarla süslenmiştir. Pencerelerde ise ahşap kanatlar bulunur. Mihrap, çokgenlerden oluşan geniş bir bordürle çevrilmiştir.