Günümüz dünyasında Ankara Çayı, farklı alan ve sektörler için son derece önemli ve alakalı bir konu haline geldi. Etkisi toplumda, ekonomide, politikada, kültürde ve insanların günlük yaşamlarında dikkate değer olmuştur. Ankara Çayı ortaya çıkışından bu yana, günümüz dünyasındaki kapsamını ve etkisini anlamamıza olanak tanıyan sonsuz tartışmalara, tartışmalara ve analizlere yol açtı. Bu makalede, Ankara Çayı ile ilgili farklı yönleri ve yönleri ayrıntılı olarak inceleyeceğiz, zaman içindeki gelişimini, mevcut sonuçlarını ve zorluklarını ve ayrıca gelecekteki olası gelişmelerini analiz edeceğiz. Ankara Çayı'in düşünme, hareket etme ve ilişki kurma biçimimizi nasıl dönüştürdüğünün yanı sıra geleceğe yönelik sunduğu fırsatları ve zorlukları da inceleyecek.
Ankara Çayı | |
---|---|
Sakarya Nehri ve doğusunda uzanan Ankara Çayı
| |
Konum | |
Ülke(ler) | İç Anadolu Bölgesi |
Genel bilgiler | |
Kaynak | Çubuk Çayı ve Hatip Çayı |
Ağız | Sakarya Nehri |
Uzunluk | 140 km |
Ankara Çayı; Sakarya Nehri'nin bir uzantısı olarak Ankara ilinin doğusundan başlayıp şehir merkezine kadar uzanan bir akarsudur. Porsuk Çayı'ndan sonra Sakarya Nehri’nin ikinci büyük kolu olan Ankara Çayı sırasıyla Nallıhan, Beypazarı ve Ayaş ilçelerinden geçerek şehri ortadan ikiye böler ve Sincan sınırları içerisinde Çubuk Çayı ile birleşip yoluna devam eder. Kuzeyden gelen Hatip Çayı ve güneydeki İncesu Deresi ise Ankara Çayı'nı besleyen diğer akarsu kaynaklarıdır. Yaz aylarında debisi azalırken yağışların artmasıyla birlikte akıntı şiddeti güçlenen çay, birçok noktada köprülerle aşılmış ve yine aynı sebepten dolayı ve evsel atıkların yarattığı koku nedeniyle bazı bölümlerinin üstü kapatılmıştır.
İçerdiği kalsiyum ve magnezyum değerleri göz önünde bulundurulduğunda Ankara Çayı'nın suyu çok serttir. Ankara için çok önemli bir tatlı su kaynağı olmasına karşın maruz kaldığı kirlilik sebebiyle yeterince verim alınamamakta ve sulama suyu olarak kullanılması sağlık açısından tehlikeli durumlar ortaya çıkarmaktadır.
Ankara Çayı, hem kendini besleyen kaynaklardan gelen atıklar hem de kendi taşıdığı kirlilik yükü yüzünden bir akarsuyun ulaşabileceği en yüksek kirlilik derecesi olan "polisabrobik bölge" içerisinde değerlendirilmektedir. 90'lı yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda ise pH değerlerinin 7,5-7,9 arasında olduğu saptanarak "hafif alkali" grubuna dahil edilmiştir. Suda bulunan NO2-N ve PO4 -3-P değerleri incelendiğinde de su kalitesinin 3. ve 4. sınıflar arasında seyrettiği görülmüştür. Yağışların azalmasıyla birlikte yaz aylarında sudaki çözünmüş oksijen seviyesinin düşmesi de suyun kalitesini olumsuz yönde etkileyen faktörler arasındadır. Ortamdaki organik madde yükünün fazla oluşu da su kirliliğini arttırmaktadır.
Çayı kirleten doğal unsurların yanı sıra evsel ve endüstriyel atıklar gibi beşeri faktörler de suyun kendini yenilemesine mani olmaktadır. 1992 yılında, Sincan'ın Tatlar Mahallesi yakınlarında bir atık su arıtma tesisi inşa edilmiş ve çay suyunun kanalizasyondan ayrıştırılarak temizlenmesi hedeflenmiştir. Zamanla tesise gelen atık suyun artması ve kapasite artışı yapılamaması atık suyun yarısının arıtılmadan Ankara Çayı'na verilmesine neden olmuştur. Bu durum, Ankara Çayı'nın birleştiği Sakarya Nehri'ne ve Sakarya Nehri'nden de İstanbul Ömerli Barajı'na kadar uzanan su kirliliğine neden olmaktadır.