Bu makalede Küçük Kaynarca Antlaşması'in büyüleyici dünyasına dalacağız, onun kökenlerini, ayırt edici özelliklerini ve günümüz toplumu üzerindeki etkisini keşfedeceğiz. Küçük Kaynarca Antlaşması çok eski zamanlardan beri insanlığın ilgisini ve merakını uyandırmış, zaman ve mekânı aşan tartışmalara ve düşüncelere yol açmıştır. Tarih boyunca Küçük Kaynarca Antlaşması, günlük yaşamın önemli yönlerini etkileyerek ve kültürel sınırları aşarak silinmez bir iz bıraktı. Bu makale aracılığıyla, Küçük Kaynarca Antlaşması'in içerdiği gizemleri ve harikaları derinlemesine incelemeyi ve okuyucuya bu tartışılmaz alaka meselesi hakkında zenginleştirici ve aydınlatıcı bir bakış açısı sunmayı öneriyoruz.
Bu maddede kaynak listesi bulunmasına karşın metin içi kaynakların yetersizliği nedeniyle bazı bilgilerin hangi kaynaktan alındığı belirsizdir. (Haziran 2020) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Nisan 2020) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Güney Dobruca'da Yapılan Küçük Kaynarca Antlaşması | |
---|---|
Tür | Barış ve Ticaret Antlaşması |
İmzalanma | 21 Temmuz 1774 |
Yer | Kaynarca, Dobruca |
Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı’nı sona erdiren ve Osmanlı Devleti‘nde önemli toprak kayıplarına yol açan antlaşmadır. Güney Dobruca’daki Küçük Kaynarca kasabasında imzalandığından bu adı almıştır.
Osmanlı ordusunun, 1773’te Ruslara karşı kazandığı Rusçuk, Silistre ve Varna zaferlerinin intikamını isteyen Çariçe II. Katerina, Tuna ordusunu takviye etmişti. Başkumandan Mareşal Petro Rumyantsev, Osmanlı ordusunu, merkezinde muhasara için Şumnu’ya doğru hareket etti. Bu sırada rahatsız olan Vezîr-i âzam ve Serdâr-ı ekrem Muhsinzade Mehmed Paşa, düşmanı karşılamak üzere Yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında bir kuvvet sevk ettiyse de, bu kuvvetler Kozluca’da mağlup oldu. Rumyantsev’in, bu başarıdan sonra Şumnu önlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle, Osmanlı ordusunu iâşe ve mühimmattan mahrum etmesi, askerin dağılmasına yol açtı ve orduda on iki bin kişi kaldı. Yanındaki az sayıdaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda sağlamayacağını anlayan Serdâr-ı ekrem mütareke istemek zorunda kaldı. Sadrazam kethüdâsı Ahmed Resmî Efendi, nişancı rütbesi ile birinci, Reîsül-küttab İbrâhim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak, 12 Temmuz 1774’te Şumnu’dan hareketle Balya Boğazına yakın Küçük Kaynarca kasabasına geldiler. Ruslar tarafının murahhası, General Nikolay Repnin idi. Mareşal Rumyantsev mütareke kabul etmeyerek birinci sulh müzâkeresinde esasları iki tarafça kabul edilmiş olan esaslara göre derhal sulh akdini istediğinden, mecburen teklif kabul olunup, iki günde ve iki celsede antlaşma imzalandı.
Rus başkumandanı, sulh görüşmesi yapabilmek için başlangıçta Kılburun, Kerç ve Yenikale’nin Ruslara terkini şart koydu. Osmanlı murahhasları, bütün fırsatların elden çıkması ve kendilerine zaman verilmemesi üzerine, Rus isteklerini çaresiz kabul ettiler.
17 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan ve henüz tahta yeni çıkan I. Abdülhamid tarafından tasdik edilen, yirmi sekiz maddelik bu antlaşmaya göre;
Osmanlı Devleti, bu antlaşmayla ilk defa Müslüman ve Türk olan bölgeleri yitirmiş, Kırım Hanlığı ile ona bağlı Kuban ve Bucak Tatarlarının müstakilliğini tanımak durumunda kalmıştır. Bu durum, özellikle İstanbul'da tepkiyle karşılanmış ve sonraki yıllarda Osmanlı Devleti’nin üzerinde Kırım'a müdahale etmesi yönünde baskı yaratmıştır. Rusların Eflak ve Boğdan üzerinde elde ettiği söz hakkı, istedikleri yerlerde konsolosluk açabilmeleri ve Ortodoksların hâmisi sıfatını takınmaları gibi maddeler sebebiyle Osmanlı Devleti, Rusya'nın iç ve dış müdahalelerine açık hale gelmiş ve bu hal, gelecek savaşların zeminini hazırlamıştır.
ile ilgili metin bulabilirsiniz. |
Bu antlaşmanın başlattığı sürecin devamı olarak, antlaşmadan 9 yıl sonra II. Katerina’nın emriyle Kırım Hanlığı, Rus İmparatorluğu tarafından ilhak edildi.