Bu yazıda günlük yaşamın çeşitli alanlarını kapsayan temel bir konu olan Nakşidil Sultan konusunu derinlemesine inceleyeceğiz. Kökenlerini, yıllar içindeki gelişimini ve günümüzdeki önemini inceleyeceğiz. Ayrıntılı ve kapsamlı bir analiz aracılığıyla, Nakşidil Sultan etrafında var olan farklı yaklaşımları ve bakış açılarını ve bunun sosyal, kültürel, ekonomik ve politik alanlardaki etkilerini inceleyeceğiz. Benzer şekilde, Nakşidil Sultan'in etrafımızdaki dünyayı algılama şeklimizi nasıl etkilediğini ve diğer bireylerle olan etkileşimlerimizi ve ilişkilerimizi nasıl şekillendirdiğini incelemek için duracağız. Bu sayfalar boyunca, çağdaş zamanlarda büyük önem taşıyan bir konuya ışık tutmak amacıyla Nakşidil Sultan'in tüm yönlerini incelemeyi öneriyoruz.
Nakşidil Sultan (d. 1768 - ö. 28 Temmuz 1817 veya 22 Ağustos 1817), Osmanlı padişahı II. Mahmud'un annesi, Valide Sultan ve I. Abdülhamid'in eşiydi.
Hayatı
Fransız asıllı olduğu doğru değildir. Milliyeti ve saray öncesi hayatına dair kesin bir bilgi bulunmamakla beraber Kafkas kökenli olabileceği söylenmektedir. Nakşidil Valide Sultan 1783 yılında I. Abdülhamid'in eşi oldu. Osmanlı kaynaklarında padişah II. Mahmud'un öz annesi olarak bilinmekle birlikte, bazı batı kaynaklarında II. Mahmud'u evlat edinerek yetiştiren kadın olduğu öne sürülmüştür. II. Mahmud 1808 yılında tahta çıktığında Nakşidil Valide Sultan oldu. 28 Temmuz 1817 tarihinde öldü. Cenazesi İstanbulFatih Camii avlusundaki Nakşidil Sultan Türbesi'ne gömüldü.
Kökeni
Nakşidil Sultan'ın kökeni ölümünden sonraki yıllarda batı ülkelerinde birçok söylentilere yol açmış, çok sayıda romana konu olmuştur. Bu söylentiler genel olarak Nakşidil Sultan'ın Fransız imparatoru Napolyon Bonapart'ın eşi Josephine'in kuzeni olduğu yolunda yoğunlaşmaktadır. Söylentilere göre Nakşidil Sultan Temmuz veya Ağustos 1768'de Marthe Aimée du Buc de Rivery adıyla Fransa'nın bir kolonisi olan Martinik adasında zengin bir ailenin kızı olarak doğmuştu. Sonradan Napolyon Bonapart'ın eşi olacak olan Josephine, Aimée'nin kuzeniydi. Aimée, Fransa'ya eğitim için yollanmıştı. Bir gün Fransa'daki okulundan memleketine geri dönerken Mayorka açıklarında seyahat etmekte olduğu gemiye Cezayirli korsanlar saldırarak onu esir aldılar. Daha sonra Aimée, Cezayir'in beyi tarafından padişaha hediye olarak İstanbul'a gönderildi. Haremde Nakşidil adını aldı. Günümüzde Martinik adasını ziyaret eden turistlere, dünyanın iki büyük imparatorluğunun en yüksek düzeyine yükselmiş iki kuzen olan Josephine Bonapart ve Nakşidil Sultan'ın o adada doğmuş olduğu anlatılmaktadır ve bu söylenti ada için önemli bir ilgi alanı haline gelmiştir.
Christine Isom-Verhaaren'e göre doğruluğu kanıtlanmamış olan bu söylentilerin yayılmasında Fransız ve Osmanlı Devletlerinin de payı vardır. Osmanlı padişahı Abdülaziz'in 1867 yılında Fransa'ya yaptığı seyahat sırasında III. Napolyon (Napolyon Bonapart'ın eşi Josephine'in torunu) Fransız basınına Abdülaziz Sultan'la akraba olduklarını söylemiştir. Ancak o dönemde Fransız ve Osmanlı İmparatorluklarının bir ittifak içinde oldukları düşünülürse bu söylentilerin siyasi amaçlı olması oldukça mümkündür.
Necdet Sakaoğlu'nun bildirdiğine göre, Nakşîdil Sultan hakkında Gürcü asıllı olduğu söylenir ancak harem öncesi hayatı ve milliyeti hakkında kesin bilgi yoktur. Aimée du Buc de Rivéry'nin Nakşîdil Sultan olduğu iddiası ise bir yakıştırmadan ibaret olup, Aimée du Buc de RivéryMartinik adasına dönerken yolda boğulmuştur.
Hakkında yazılan roman ve kitaplar
Wikimedia Commons'ta Nakşidil Sultan ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır.